Mustafa Öztürk, tarihselcilik tezinin Müslümanların kahir ekseriyeti tarafından kabul görmediğini yineleyerek evrenselci yaklaşımın Kur’an’dan onay alamayacağını iddia ediyor. Asırlar boyu bütün bir dinin yanlış anlaşılıp yaşandığı gibi saçma ve uçuk bir iddiayı da zımnen barındıran bu görüş Öztürk’ün ilgili yazısında şöyle yer almakta:
“Müslümanların kahir ekseriyetine göre Kur’an tüm insanlara ve tüm zamanlara gönderilmiş bir kitaptır. Bu itibarla her bakımdan evrensel ve tarih üstüdür. Bizce bu yaygın ve yerleşik anlayış Kur’an’ın bazı sarih beyanlarına ters düşmesi nedeniyle tartışmaya açıktır.”[1]
Bu ifadeler karşısındaki hayret ve şaşkınlığımıza zorla da olsa gem vurarak Öztürk’e şu soruları soralım:
- Tarihselcilik diye dilinizden düşürmediğiniz, Kur’an’ı anlama adına en doğru menhec olarak benimsediğiniz bu söylemin İslâm tarihindeki karşılığı nedir? Yani İslâm tarihinde Kur’an ayetlerine bu denli bir menhecle yaklaşan bir tek muteber şahıstan bahsedebilir misiniz?
- Şayet, ulemanın bazı ayetlerin mensuh olduğuna yönelik beyanlarını göstererek iddianıza delil getirmeye kalkarsanız bu sizin ‘tarihsel olmak’la ‘mensuh olmak’ arasındaki farkı bilmediğiniz anlamına gelir. Nitekim ileride -inşaAllah- müşahhas misaller üzerinden de bu noktayı izah edeceğiz.
- İslâm tarihinde tarihselcilik diye bir yaklaşımın mesnedi yoksa –ki yoktur- tamamen Batı’nın kitab-ı mukaddese yönelik yaklaşım menheci olan bu batıl ameliyeyi muharref kitaplarla Kur’an arasıdaki bariz ve büyük farkları görmezden gelerek hangi mantıkla Kur’an’a karşı uygulamaya kalkıyorsunuz?
- Batı’da kilise ile tebaa arasındaki çatışma kültürünün doğal bir ürünü olarak tezahür ve tatavvur eden bu anlayışı, böyle bir çekişmenin asla yaşanmadığı İslâm toplumlarında neden uygulayalım?
- Tarihselci düşünmemenin Kur’an’a aykırı olduğunu söylüyorsunuz. İleride sunduğunuz delil mahiyetindeki misallere baktığımızda meseleyi tam manasıyla ya yanlış kavradığınız ya da bilerek çarpıttığınız ortaya çıkıyor. Öyleyse evrenselliği savunmak Kur’an’a mı yoksa sizin Kur’an anlayışınıza mı zıt?
- Sizin görüşünüze göre muradullahın kavranabilmesi adına bu denli önem arz eden bir menhecin başta sahabe tarafından sonra diğer nesiller tarafından asırlarca ihmal edilmiş olması nasıl düşünülebilir? Allah ﷻ, İncil’e yönelik reformasyon hareketleriyle zuhur eden bu anlayış olmadan asırlar boyu doğru anlaşılamamış (!) bir kitabı neden göndersin?
- Kur’an-ı Hakim, Hz. Peygamber ﷺ’ in bütün bir insanlığa gönderildiğini sarih şekilde beyan ederek Kur’an’ın da tüm alemlere bir öğüt olduğunu dillendirmiyor mu? Sadece belli bir zamana mahsus olan ayetleri de barındıran bir kitabın bütünüyle tüm alemlere öğüt olması nasıl düşünülebilir?
(Devam edecek)
[1] Mustafa Öztürk, Kur’an ve Tefsir Kültürümüz, s. 12
Cevapla
Yorumları Görüntüle