“İhlâs Süresi Kur’an’ın Üçte Birine Denktir” Hadisinin Anlamı Nedir?

Soru: Hocam meşhur bir hadis var sizin de malumunuz. İhlas süresi Kur’an’ın üçte birine denktir buyurmuş Peygamber Efendimiz (s.a.v). Şimdi bu bizim bildiğimiz İhlas süresini 3 kere okuduğumuzda hatim yapmış oluyoruz manasında mıdır?

Cevap:  Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’den nakledilen sahih rivayetlerde, İhlâs Sûresi’nin Kur’ân’ın üçte birine denk olduğu bildirilmiştir. Bu rivayet, ilk bakışta lafzî olarak bir sûrenin Kur’ân’ın üçte biri olmasıyla ilgili fiziksel bir oran bildiriyor gibi görünse de, hadis âlimleri ve müfessirler bu ifadenin anlam ve bağlamı hakkında farklı açıklamalarda bulunmuşlardır. Bu farklı yorumlar, hem Kur’ân’ın muhtevası hem de sevap yönüyle kıraat değerleri üzerinden şekillenmiştir. Dilerseniz bu iki görüşü şöyle tasnif etmiş olalım:

  1. Mesaj Yönüyle Kur’ân’ın Üçte Birine Denk Olması

Bazı ulemaya göre burada murad edilen anlam, İhlâs Sûresi’nin içerik bakımından Kur’ân’ın üçte birine denk gelen temel bir mesajı özetlemesidir. Bilindiği üzere Kur’ân’ın temel mesajları üç ana eksen etrafında şekillenir: Tevhid, nübüvvet ve âhiret. İşte bu üç ana unsurdan biri olan tevhid, İhlâs Sûresi’nde son derece özlü, net ve vurgulu bir şekilde ele alınmakta; Allah Teâlâ’nın birliği, samediyeti ve hiçbir şeye benzemediği hakikati dile getirilmektedir. Dolayısıyla İhlâs Sûresi, Kur’ân’ın üçte birini teşkil eden tevhid muhtevasını temsilî olarak taşımakta; bu cihetle “Kur’ân’ın üçte biri”ne tekâbul etmiş olmaktadır.[1] Bu görüşü savunan âlimler, hadiste geçen ifadenin mana değeri açısından anlaşılması gerektiğini belirtmişlerdir.

  1. Sevap Yönüyle Kur’ân’ın Üçte Birine Denk Olması

Diğer bir grup âlim ise hadisteki ifadenin sevap bakımından değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Onlara göre burada anlatılmak istenen husus, bir kimsenin İhlâs Sûresi’ni okumasının, Kur’ân-ı Kerîm’in üçte birini kıraat etmiş gibi sevap kazanmasına vesile olacağıdır. Bu görüş, özellikle ameli yönüyle konuyu ele almakta; mü’minin Kur’ân kıraati karşılığında alacağı ecri teşvik edici bir muhtevaya odaklanmaktadır. Nitekim birçok hadis şârihi bu görüşü tercih etmiş, metindeki “üçte bir” ifadesini mukabele edilen sevapla sınırlı bir teşbih olarak kabul etmiştir.[2]

  1. Her İki Anlamın da Geçerli Olması

Bu iki görüş birbiriyle çelişmek zorunda değildir. Bilakis, birçok muhakkik âlim, mana ve sevap yönlerinin bir arada düşünülmesi gerektiği kanaatindedir. Yani hem içerdiği tevhid muhtevasıyla Kur’ân’ın üçte birini temsil etmekte, hem de bu derin muhtevası nedeniyle büyük sevap vaat eden bir kıraat hâline gelmektedir.

Leknevî’nin aktardığı bu hadise, İhlâs Sûresi’nin hatim sevabına denk olup olmadığı tartışmasını konu edinir. Kendisi bu meselede iki görüşü değerlendirir: ya sadece tevhid içeriği bakımından Kur’an’ın üçte biri kabul edilir ve bu durumda hatim sevabı çıkmaz; ya da sevap bakımından üçte biri kadar ecir kazandırır, ki bu durumda üç kez okunduğunda hatim sevabı alınabilir. Tartışmayı ise Taberânî‘nin rivayeti kesin biçimde sonuçlandırır: “Kim sabah namazından sonra “Kul hüvallâhu ehad” sûresini on iki defa okursa, bu dört hatim sevabına denktir.”[3] Bu rivayet, meseleyi açık ve delilli biçimde çözüme kavuşturmaktadır.[4]

Netice olarak, İhlâs Sûresi hakkında gelen “Kur’ân’ın üçte birine denktir” rivayeti, hem muhteva yönüyle temsilî bir benzetmeye, hem de sevap yönüyle teşvik edici bir ifadeye işaret etmektedir. İki görüşten biri diğerini nakzetmediği gibi, birlikte düşünülmeleri, hem lafzın hem de ruhun korunması açısından daha bütüncül bir anlam ortaya koymaktadır. Ne var ki ifade ettiğimiz gibi, ihlas süresinin bir kez okunmasının Kur’an’ın üçte birinin tilavet sevabına denk geldiği manası daha tercihe şayandır.

———————————————————————–

[1] İbnu’l-Mülakkin, Sirâcuddin Ebû Hafs Ömer, et-Tavzîh li Şerhi’l-Cami‘i’s-Sahîh, Dâru’n-Nevâdir, Dımeşk, 2008, Baskı: I, 30/244; Ebubekir İbnu’l-Arabî, el-Mesâlik fî Şerhi Muvattai Mâlik, Dâru’l-Ğarbi’l-İslâmî, 2007, Baskı: I, 2/369.

[2] Kadı İyaz, İkmâlu’l-Mu‘lim bi Fevâidi Müslim, Dâru’l-Vefâ, Mısır, 1998, Baskı: I, 3/180.

[3] Taberânî, el-Mu‘cemu’s-Sağîr, (166).

[4] Abdü’l-Hay el-Leknevî, et-Ta‘lîku’l-Mümecced alâ Muvattai Muhammed, Dâru’l-Kalem, Dımeşk, 1991, Baskı: I,  1/572.