Soru: Kimi insanlar kendi aralarında toplanıp Hz. Peygamber (Aleyhissalatü vesselam) adına kurban kesiyorlar. Bunun dinde yeri var mıdır ve böyle bir şeyin işlenmesi hükmî açıdan neye tekabül eder?
Cevap: Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) adına kurban kesilmesi konusu haddi zatında vefat eden birisi adına kurban kesilmesinin dindeki meşruiyetiyle ilgilidir. İslam’da ölen birisi adına yapılan ibadetler ile ölülerin faydalanacağına dair bir kısım rivayetler mevcuttur.[1] Kurban ibadeti de bir ibadet türüdür. Buna binaen bir Müslüman sevabını Hz. Peygambere (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hediye etme maksadıyla kurban kesecek olursa dinen bunda hiçbir mahzur olmayacaktır.
Bu konuya münhasır olarak iki rivayetten bahsedilebilir. Söz konusu rivayetlerden birincisi Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in iki kurban kesip bunlardan birini kendi adına diğerini de ümmeti adına kesmesidir.[2] Efendimiz ümmeti adına kurban kestiğinde ümmeti içerisindeki bir takım ölüleri hariç tuttuğuna dair her hangi bir kayıt yoktur. Şu halde Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu fiiliyle ümmetinden ölü olan kimseler için de kurban kesmiş olmaktadır.
İkinci rivayete gelince: İmam Tirmizi ve Ebu Davud’un rivayet ettiğine göre Hz. Ali (Radıyallahu Anh) iki koç boğazlamaktaymış ve kendisine bunun sebebini soran Râvî Haneş’e “Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana kendisi adına kurban kesmemi emretti” şeklinde cevap vermiştir.[3] Muhaddisler bu hadisin sübutuna şüpheyle yaklaşmakta ve hadisin zayıf olduğunu söylemektedirler.[4] Bundan ötürü İbnu’l-Mübarek gibileri ölü adına kurban kesmenin caiz olmadığını söylemişlerdir.[5] İbnu’l-Melek gibilerine göre ise ölü adına kurban kesilmesi caizdir.
Yukarıda naklettiğimiz rivayeti –zayıf olmasından katı nazar ederek- değerlendiren âlimlerden bazıları Hz. Ali ( Radıyallahu Anh)’ nin bu fiilinin sadece ona mahsus olacağını savunmaktadırlar. Zira Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendi adına kurban kesmesini sadece ona vasiyet etmiştir. Bu fiil diğer ümmet adına bağlayıcılık teşkil etmez.
Alâ külli hâl bir insanın –sünnet olduğuna itikat etmeksizin- sırf sevabını Peygamber-i zîşân’a (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bağışlama kastıyla kurban kesmesinde bir sakınca yoktur. Niyetine göre sevaba müstahak dahi olur. Ancak bu ameliyeyi adet haline getirmek de pek hoş olmasa gerektir. Zira selefin işleye geldiği bir amel değildir.
Vallahu A’lem…
[1] Bu husustaki rivayetleri konu hakkında yazılmış müstakil eserler zümresinden olan İbnu’l-Bernî’ nin İntifau’l-Emvât‘ı veya Muhammed b. Alevi el-Malikî’ nin Tahkiku’l-Âmâl fî ma yenfau’l-Meyyite minel A’mâl gibi eserlerde rahatlıkla bulabiliriz.
[2] Taberani, el-Mu’cemu’l-Evsat, No: 3278, el-Mu’cemu’l-Kebir, No: 922, Ebu Ya’lâ, Müsned, No: 3118, (Hadisin tarikleri için bkz. ez-Zeylaî, Nasbu’r-Raye, III/151 vd.) Heysemi “ricali sikadır” demiştir. Mecmau’z-Zevaid, No: 5970
[3] Tirmizi, “Edâhî”, No: 1495, Ebu Davud, “Edâhî”, No: 2790, Suyutî, Camiu’l-Ehadis, No: 32277, Ali el-Muttaki, Kenzu’l-Ummâl, No: 12673
[4] Halil Ahmed es-Seharenfûrî, Bezlu’l-Mechûd, IX/ 534-535 Daru’l-Beşairi’l-İslamiyye, 2006, B.I, Mübarekfûrî, Mir’atu’l-Mefâtîh, V/93 İdaretu’l-Buhûsi’l-İlmiyye, 1984, B.III, Mübarekfuri, Tuhfetu’l-Ahvezî, D.K.İ., Beyrut, V/ 65
[5] Bkz. Ali el-Kari, Mirkatü’l-Mefâtîh, III/ 1084 Daru’l-Fikr, Beyrut, 2002
Cevapla
Yorumları Görüntüle